Hollanda

Geçtiğimiz hafta Kuzey’in Venedik’i olarak da bilinen Hollanda’nın Hobbit Köyü: Giethoorn’daydık.

Burayı tercih etmemin başlıca nedeni bütün sene içinde bulunduğumuz büyük şehir kaosundan gürültüsünden ve en önemlisi de trafik çilesinden kurtulmak idi. Bu köyün en bilinen özelliği trafiğe kapalı olması. Yukarıdaki fotoğrafta da görebileceğiniz gibi bu köyde ulaşım kanallarda teknelerle sağlanıyor. Evden eve geçiş ve yayalar için köprüler mevcut tabii ki ama ulaşım için kesinlikle arabalar kullanılmıyor. İnsanlar köyün bir ucundan diğer ucuna restauranta ya da markete gitmek istediklerinde kapılarının önüne bağlamış oldukları teknelerini kullanıyorlar. Tahmin edersiniz ki bu bizim için çok fantastik 🙂

Hollanda’nın Hobbit Köyü: Giethoorn

Giethoorn’a ulaşmak Amsterdam’dan oldukça kolay. Merkezden ya da Havaalanından trene binerek Steenwijk durağında inmelisiniz. Bu duraktan sonra 70 numaralı otobüsle Giethoorn’a varabiliyorsunuz. Otobüsün Hollands Venetie durağından inmeniz gerek. Hollands Venetie durağında inip karşıya geçip dümdüz yürüdüğünüzde köyün merkezine ulaşmış olursunuz. O durağın tam karşısında aynı isimle bir de restaurant var. Yemekleri gayet lezzetli dilerseniz orayı da tercih edebilirsiniz. Biz konaklama için Hotel Giethoorn‘u tercih ettik. Kanalın hemen yanında çok temiz ve minicik bir otel. Resepsiyonu yok kapıda check in kioskundan check in yapıp yerleşiyorsunuz odaya. Otelin gecelik ücreti gideceğiniz zamana göre değişir fakat ortalama 250 TL’den hesaplayabilirsiniz gecelik ücretini. Ücreti biraz yüksek olsa da odanızın kapısını açtığınızda karşılaştığınız manzara eşsiz.

Giethoorn’da Konaklama

Otele yerleştikten hemen sonra kendimizi dışarı attık köyü keşfetmek için. Otelimiz köyün tam merkezinde olmadığı için araç kiralayarak da gelebilirdik fakat gezmek için araba kullanmak mümkün değil. Çünkü araçla gidebileceğiniz en son yer neredeyse kaldığımız otel. Buradan sonrasını yürüyerek ya da bisikletlerle gezmeniz gerekiyor. Kanal boyunca yollar çok dar olduğu için bisikletle gezmek iyi fikir değil. Biz köyü gezmek için bot kiralamaya karar verdik. Kanal boyunca kiralama firmaları var. Fiyatları neredeyse aynı bu nedenle hepsini gezmenize gerek yok. Botların tamamı elektrikli ve hızlı gitmiyorlar. Biz 3 saati 30 Euro’ya kiraladık botu. Bot kullanmayı bilmiyorum derseniz de öğretiyorlar size 2 dakikada. Korkmayın kanaldaki botların çoğunluğu acemi ve çarpa çarpa da olsa bir şekilde ilerliyorsunuz. Biz motor kısmından yön verilen bir bot seçmiştik ve Ceyhun kullanmada biraz zorlandı açıkçası. Siz direksiyon ile kontrol edilen teknelerden kiralamaya özen gösterin.

Biz 2 kişiydik botta ve yanımızda götürdüğümüz yiyecek ve içeceklerimizi yiye içe gezdik. Eğer bot kullanmaktan çekinirseniz ya da güvenli bulmazsanız büyük bot turlarına da katılabilirsiniz. 1 saatlik turun kişibaşı fiyatları 8 Euro civarındaydı yanlış hatırlamıyorsam. Biz bot turumuz bitince köyde gezintiye devam ettik. Doğum günümü burada geçirmek üzerine bir plan yaptığımız için restaurantlara da göz attık bol bol. Kanal boyunca bir çok restaurant mevcut. Biz doğum günü yemeğim için köyün en ünlü restaurantı olan Fratelli’yi tercih ettik. Bu restaurant köyün en ünlüsü olmasından öte en geç kapananı sanırım. Köyde her yer neredeyse saat 18:00 gibi kapanıyor. Bu İtalyan restaurantı ise 22:30’a kadar açık.

Bizim gittiğimiz dönem yaz aylarına denk geldiği için ve köy oldukça kuzeyde olduğundan güneş geceyarısı kayboluyor diyebilirim. Sabah 4 gibi de hava aydınlanıyor. Bu nedenle köyde gezerken ne zaman insanlar nerede ya kimse yok ortalıkta desem saate baktığımda 23:00 olduğunu gördüm. Bu saatte havanın aydınlık olmasına alışkın olmadığımızdan da uyumakta baya zorlandık. Psikolojik olarak ama daha güneş bile bitmedi niye uyuyayım ki tavrı varmış bende onu keşfetmiş oldum böylece 🙂 Köyde yaşayan insanların neredeyse tümü dost canlısı ve güleryüzlüler. Yolda karşılaştığımız herkes (yerliler) istisnasız selam verdi. Bizim gibi birbirine selam vermeyi bile unutmuş bir millet için çok hayret verici bir durum bu.

Biz 2. günün sonlarına doğru alışmadığımız huzur ve sakinlik biraz ağır gelmiş olacak ki biraz hareket istedik. Otelimizin tam karşısında yer alan açıkhava oyun ve aktivite imkanı sunulan merkeze Arendshorst‘a gittik. Burada dilerseniz trambolinde zıplayabilir, ok atabilir, dilerseniz de aquabubble deneyebilirsiniz. Fiyatlar 10 dakikalık aquabubble deneyimi için 5 Euro.

Giethoorn hayatımda gittiğim en huzur verici, sakin ve güzel yerlerden oldu sanırım. Nasıl gideriz, yolu bulamayız gibi endişeleriniz varsa telefonunuza 9292 uygulamasını indirebilir ya da bu linkteki internet sitesini kullanabilirsiniz. Hollanda seyahatlerinizde mutlaka uğramanız gereken yerler arasına eklenmeyi gerçekten hak ediyor Giethoorn. Sizin için 2 günü 2 dakikaya sığdırdım. Giethoorn gezimizi merak ediyorsanız alttaki videoyu izleyebilirsiniz. Yorum yapmayı ve beğendiyseniz paylaşmayı unutmayın lütfen 🙂 İyi seyirler.